• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Karsniya-KAPI-K%C3%96Y%C3%9C/387816791306924?fref=ts
  • https://twitter.com/karsniyali
    • 6. Acı Su ve Yayla Festivalinden
    • Kışlalarımız (Yaylalar)
    • Oktay AKPINAR'ın arşivinden
    • Yasak'dan
    • Panteb'dan
    • Sözü olan erlerin meydanı "Cami Kapısı"
    • Kürdevanın eteğinde "Karsniya Koyunları"
    • Muhtarımızın
    • Festivalimizden 2019
    • Karsniya'da Kış
    • Ertuğrul AKPINAR arşivinden
    • Cami Kapısı Sohpetlerinden
    • Şifa kaynağımız "ÇERMİK"
    • Camimiz
    • Alettebler
    • Karsniyaspor Antrenmanda
Köksal BAYRAKTAR
koksal@hotmail.fr
EFENDİLİK SAVAŞI ve FAKİR BAYKURT ANDIMIZ ve REŞİT GALİP
09/10/2013
                                               
             Borçka' nın Ortadere köyünde   öğretmen olarak çalışırken  ,ticaret lisesi açıldı.Kardeşlerim Yaşanur ve Atanur  burada okula başladılar.Çoruh vadisinde  dar bir vadiye sıkışmış küçük bir kasabadır Borçka.Kasaba civarında iş ve istihdam olmadığından sadece  kendilerine yetecek evler yapılmış. Okul açılınca evler kıymete bindi. Başını sokacak bir çatı bulabilenler şanslı sayılıyordu.
             Kardeşlerimin  velisi doğal olarak bendim.Bütün sorunları ile ben ilgileniyordum.Bizimkiler hafta sonu  köye geliyorlardı. Üst baş temizliği haftada bir olsada  yapma imkanları oluyordu. Bu imkanları olmayan çok kimseler vardı. Öğrencilerin çoğu çok kötü koşullarda okuyorlar yada okumaya çalışıyorlardı. 
               Okulun açıldığının ikinci yılıydı.Okul  aile birliğ toplantısı yapıldı Borçka sinemasında.
Önceki yılın  sunumu yapıldıktan sonra sorunlar konuşulmağa başlandı.Eşraf kesimi   dışardan gelen öğrencilerin Borçka'ya  solculuğu  getirdiklerini ,bazı  öğretmenlerin bunlara yardım ettiklerini dinin imanın tehlikede olduğu v.s. v.s konuşuluyor ve  Borçka dışından gelenlerden çok  fena öfkleyle  yeriliyordu.Karşı görüş belirtenlerle tartışma sertleşti,usluplar ağırlaştı. Bende  söz sırası gelince   ''sağ-sol Borçka'nın Artvin'in yada sadece Türkiyenin  sorunu değil.Dünyanında  sorunu. Bizim okul aile birliğ olarak yarı aç yarı tok okumaya çalışan,bit salgın halinde bulunan bu çocuklarımıza bir şey yapabilir miyiz?   Yardımcı olabilir miyiz?Bunlar hakkında  konuşmamız  bu toplantının konusudur.'' gibi bir şeyler anlattım.  Konuşmamı bitirmemiştim ki kapıdan  çam yarması gibi kocaman cüssesi olan  ,yeşil orman muhafaza memuru elbiseli bir adam bodoslamadan  yalpalayarak salona girdi.Ortaya doğru ilerledi. Ayakta zor duruyordu. Oldukça sarhoştu. ''olmaz böyle şey ,ben kabul etmem.Bir öğretmen çocuğuna  bu kitabı okutuyor.'' Pantolonunun arka
 cebine katlıyarak koyduğu  küçük bir kitabı bir iki hamle yaptıktan sonra  çıkarabildi ve  avazı çıktığı kadar kelimeleri  zor anlaşılır bir  biçimde:
       -Bir öğretmenin çocuğunun elinden aldım bu kitabı. Allahsız koministler, işte delili .Bu kitabı okutuyorlar.Hep kominist kitapları okutuyorlar. Olmaz ,olamaz böyle   şey . Durmadan  kitabıda tehditkar tavırla sallayarak aynı cümleleri tekrar ediyordu. Bütün dikkatler kitaba yönelmişti.
Divan başkanı  bir çok defa kitabı tanıtmak için   istedi  ve aldığı kitabı bize tanıttı.
        -Arkadaşlar  bir öğretmenin çocuğunun elinden belliki zorla alınan **kominist** kitabı
 FAKİR   BAYKURT'un yazdığı   EFENDİLİK SAVAŞI diye bir kitap. Bilgilerinize sunarım.Fakir
hocanın birçok kitabını okumuştum.Efendilik  Savaşı'nı okumamıştım.İçeriğini çok merak ediyordum.
             Borçka'nın     tek  kitapçısı  Ziver Odabaşı'nın kitapçı dükkanına uğradım toplantıdan sonra.
Kitabı sordum .Vardı .Aldım okudum. Zevk aldım okumaktan. Kitapçının kardeşiydi salonda o kitabı öylece bize tanıtan. . O hayatında belki hiç kitap okumamış ama bir öğretmenin oğlunun elinde olduğu için  KOMİNİST kitabı olması lazım diyerek sarhoş  kafayla toplantıya gelmişti.
Eğer halen okumamış varsa lütfen okusun  Fakir  hocanın  KOMUNİST liğ nasıl anlattığını.
                                                           ******************
              Yeni demokrasi  paketinden   ANDIMIZ çıkmasını beceremedi.Ardından  bu metni kaleme alan adamın ne kadar fena bir adam olduğu  anlatıldı.Bende bu fena adamı çok merak ettim.asıl (kötü !!??) bir adam idi.Sayın Karsniya.com okuyucularından ricam kişisel yorum yapsınlar  ANDIMIZI kaleme alan Reşit Galip hakkında.(Aşağıdaki yazının tamamı sevgili dostum Elmas Ünal Hocahanıma aittir.Hoş görüsüne sığınarak yazısını  Karsniya okuyucuları ile paylaştım.)
                
                                                            *******************
Çankaya sırtlarında oturan Ankaralılar, şehre Reşit Galip Caddesi'nden geçerek inerler. Pek azı bu ismin kim olduğunu bilir. Bu bilinmezlikte belki Dr. Reşit Galip'in 41 yaşında göçüp gitmesi rol oynamıştır, belki de İnönü’yle yıldızının hiç barışmaması... 

Rodos'ta doğan Reşit Galip, ortaokulu bitirince kardeşiyle bir sandala binip Marmaris'e gelmiş. 

Liseyi İzmir’de okumuşlar. 

Kardeşi Hüseyin Ragıp (Baydur) diplomatlığı seçip büyükelçilik yapmış. 

Reşit Galip ise İstanbul Tıp’a gidip doktor olmuş. 

Öğrenciyken gönüllü olarak I. Dünya Savaşı’na katılmış. 
Kafkas Cephesi dönüşü öğrenimini tamamlayıp fakültede asistanlığa başlamış. 

1923 Mart’ında, hekimlik yaptığı Mersin'e Mustafa Kemal Paşa geldiğinde Paşa’nın huzurunda konuşmuş ve gözlerine doğru bakarak şöyle demiş: 

'Muhterem Gazi, sen yalnızca bu milletin bir kahramanı değilsin, sen bunlardan çok daha büyüksün. Sen bu milletin bir ferdisin. Senin birinci büyüklüğün, bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmekliğindir.' 

Herkesin yüceltme yarışına girdiği günlerde Gazi'yi ‘milletin bir ferdi' sayan 30 yaşındaki bu hatip, herkesin dikkatini çekmiş. Tabii en çok da Gazi'nin... 

Kemal Paşa ona milletvekilliği önermiş ve Dr. Reşit Galip, Ocak 1925'te Meclis'e girmiş. 

Bir süre İstiklal Mahkemesi üyeliği yapmış. CHP İdare Heyeti'nde görev almış. Türk Ocakları’nda, Halkevleri'nde çalışmış. Yine Atatürk’ün isteğiyle Serbest Fırkaya girmiş. Ve Atatürk’ün sofrasına oturmuş. Onu bakanlığa taşıyan süreç de o sofrada başlamış. 

Bu sofra sahnesi pek çok tanığın anılarında vardır: 

1931 sonbaharıydı. O geceki tartışma, Milli Eğitim Bakanı Esat Mehmet'in bir yakınmasıyla başladı. 
Esat Mehmet, Atatürk’ün Harbiye'den 'tabya Öğretmen’iydi. Kazım Özalp’in 'Atatürk’ten Anılar' kitabında (T. İş Bankası Y., 1992, s. 48-49) yazdığına göre konu, kız öğrencilerin kıyafetinden açıldı. Esat Mehmet, 'kızların kısa etek, kısa çorap ve kısa kollu gömlek giymelerini uygun görmediğini' belirtti. 
Bir tamim yayınlayıp daha kapalı giyinmelerini isteyeceğini söyledi. 

Bunun üzerine Reşit Galip söz aldı: 
'Yanlış düşünüyorsunuz beyefendi' dedi. 'Bu bir geriliktir. Kadınlar eski durumda yaşayamazlar. inkılaplardan en mühimi, kadınlara verilen haklardır.
Başka türlü, Batılılaşmakta olduğumuzu iddia edemeyiz.' 
Sofra gerildi. 
Gazi, vekilini zor durumda bırakan bu çıkıştan hoşlanmadı. 'Bu konuyu uzatmayalım. 
Kısa çorap giyip giymemek çok önemli değildir, sonra tartışırız' dedi. 
Ama Reşit Galip alttan almadı. 'Af buyurunuz Paşam! Bu, inkılap ve zihniyet meselesidir! . 
Müsaade buyurursanız fikrimizi söyleyelim. Hatta daha ileri giderek diyeceğim ki, sizin huzurunuzda bu sofrada inkılapları zedeleyeceği icraattan bahsedilmesi küstahlıktır, hoş görülemez.' 

Reşit Galip'in tartışma yaratmasının özel bir nedeni vardı: Halkevi'nde sanatı yaygınlaştırmak için tiyatro çalışmaları yapıyor, ancak sahneye çıkacak kadın oyuncu bulamıyorlardı. Buna gönüllü kadın öğretmenler için, Maarif Vekâletinden izin alamamışlardı. 

Reşit Galip 'Bu kokuşmuş kafayla devlet yürümez' diye kestirip attı. 

Atatürk’ün kaşları çatıldı. 'Sözlerinizde müsamahalı, ölçülü olunuz' diye çıkıştı. Herkes yaklaşan fırtınayı hissetmişti. 
Ama Reşit Galip bulutların üstüne gitti. 57 yaşındaki Milli Eğitim Bakanı’nı işaret ederek dedi ki: 

'Devrimci devrimcidir. İnsanlar bir yaştan sonra ister istemez tutucu olurlar. Meclis'te bunca genç, idealist, bakanlık yapacak yetenekte insan varken, böyle yaşlı kimseleri Milli Eğitim Bakanı yapmak hatadır.' 

Atatürk yeniden uyarma gereği duydu: 'Esat Bey yeteneklidir. Davamıza inanmıştır ve benim hocamdır. Beni okutmuş olması sence bir değer taşımıyor mu?' 

'Kusura bakma Paşam, taşımıyor ! Okuttuklarının içinde sizin gibi bir devrimci çıkmış ama kim bilir nice tutucu da çıkmıştır.' 

'Sizi de eleştiririm!' Bunun üzerine Gazi'nin sabrı taştı: 'Bu sofrada hocama ve bir Milli Eğitim Bakanı’na hakaret etmenize müsaade edemem' diye haşladı. 

Ama Reşit Galip sineceği yerde hepten üste çıktı: 'Devrimleri korumak için sizden müsaade istemiyorum. Hatayı yapan siz de olsanız, sizi de eleştiririm. Mesela Rose Noir'a verdiğiniz 15 bin liralık kredi mektubu da siz yaptınız diye hata olmaktan çıkmaz.' 

İlk kez Atatürk’ün sofrasında Atatürk bu kadar sert eleştiriliyordu. 

Reşit Galip'in sözünü ettiği Rose Noir, Beyoğlu’nda, Rus karı-kocanın işlettiği bir barın adıydı. Atatürk bir gece oraya gitmiş, mekânın sahibi Madam Senya'dan 'İş Bankası’ndan kredi alamıyoruz' yakınmasını dinlemiş ve orada bir kâğıda İş Bankası Genel Müdürü’ne hitaben 'yardımcı olunması' isteğini yazmış, Rus çifte vermişti. 
Reşit Galip bu iltimas talebini eleştiriyordu. 

Atatürk bu kez kızmadı; 'Yoruldunuz, buyurun biraz istirahat edin' diyerek kibarca Reşit Galip'i sofradan kovdu. 

Ama genç devrimcinin yılmaya niyeti yoktu. Yıllar yılı bir efsane gibi anlatılacak çıkışını o an yaptı: 'Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar, benim de hakkımdır.’ 

Atatürk kendi fikirleriyle kendisini vuran bu genç adama baktı, sonra yanındakilere dönüp 'Öyleyse biz kalkalım' dedi. Sofradaki bütün heyet ayaklandı; Reşit Galip'i sofrada yapayalnız bırakıp çıktılar. 

Bu müthiş sahnenin devamı daha da ibret vericidir: 

Reşit Galip bütün geceyi Dolmabahçe Sarayı’nda pencere kenarındaki bir koltukta geçirir. 

Atatürk uyandığında Genel Sekreteri'ne Reşit Galip'i sorar. 'Sabaha kadar bekledi, mahcubiyetini size iletmemizi istedi. Ankara'ya gidecek kadar borç para istedi. 25 lira verdik' derler. Atatürk 'Ankara'ya gidecek adama 25 lira mı verilir. Bari benim hesabımdan birkaç yüz lira verseydiniz' der. Sonra 'Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor. Parası yok ama cesareti var' diye ekler. 

1932 sonbaharında Atatürk, Reşit Galip'in Ankara Radyosu'ndaki bir konuşmasını dinler; 'Devrimleri her yerde, herkese karşı savunacağız. Gerekirse babamıza ve çocuklarımıza karşı bile' demektedir. 

Atatürk birkaç gün sonra kendisini yeniden sofraya davet eder. Hemen yanındaki sandalyeye buyur eder. Onun yanına da, hocası Esat Mehmet'i oturtur. Ve orada yeni Milli Eğitim Bakanı’nın 39 yaşındaki Reşit Galip olduğunu açıklar. 

Rose Noir olayı mı? Onu da hatırlatalım: İş Bankası Genel Müdürü! Muammer Eriş, Atatürk imzalı kâğıdı alınca doğruca Dolmabahçe Sarayı’na gelmiş, Ata’nın ricacı olduğu krediyi vermeye kuralların uygun olmadığını bildirmiş, talebi reddetmiştir. 

Reşit Galip'in bakanlığı sadece 13 ay sürdü. Bu süre içinde Darülfünundan üniversite reformunu başlattı. Öğretmenlere genel bütçeden maaş ödenmesini sağladı. 

Eşi Zubeyre Hanım’ın deyimiyle 'deli gibi çalışıyor' ama Atatürk’e çıkışacak kadar ayarsız dili yüzünden her gün işe cebinde istifa mektubuyla gidiyordu. 

Aslında Atatürk’le araları iyiydi. O Gazi'ye 'Paşam', Gazi de ona 'Doktor' diye hitap ederdi. 

Bir gün sofradan ayrılırken, Atatürk, 'Seni eve ben bırakacağım' demiş. Eve bırakınca O da saygıdan, 'Ben de sizi uğurlayacağım Paşam' karşılığını vermiş. Ama kendisinin arabası olmadığından yürüyerek uğurlamış. O gece zatürree olmuş. 

Dinlenmesi ! tavsiye edilince 1933 Ekim'inde görevden ayrılmış. 

1934 yazında Moda'daki bir deniz kazasında kızlarını kurtarmaya çalışırken akciğerlerini hepten üşütmüş. Bir mucize eseri kurtulduğu bu kazadan sonra ölümü bekleyerek, hastalığını takip etmeye başlamış. Keçiören’deki bağ evinin kütüphanesine demir yatağını taşıtıp yedi ay kitaplar arasında yatmış. 

1934'te, 41 yaşında hayata veda etmiş. 

'Öldüğünde cebinde 5 lira parası varmış' 

Her sabah okul öğrencilerini güne başlatan
'Türküm doğruyum çalışkanım' andı var ya... 

Kim kaleme almış biliyor musunuz? 
'Reşit Galip...' 

O andın 1933'ün 23 Nisan günü Reşit Galip'in kaleminden çıktığını eminim çoğumuz bilmeyiz.

“Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e
                                                                                      Köksal Bayraktar- 8-10-2013 Chavanoz


2629 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Derelerin Kardeşliği - 20/02/2017
Bütün dünyada nasıl halkların kardeşliği gerçekse, derelerin kardeşliği de o kadar gerçektir.
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım, O ve Ben -2- - 11/01/2017
İlkokulu bitirdik.Diplomalarımızı aldık.6yıllık Susuz ilköğretmen okulu imtihanlarına yazıldık.Birgün önceden Unushev'de kızkardeşlerinde misafir olduk.Adakkale'de bir okulda imtihana girdik.Rifat Zeki ve ben beraber aynı yerde imtihana girdi
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım O ve BEN - 14/12/2016
Onunla en eski anım yukarki yaylada olmuştu.Yaylamız yoktu.Mallarımızı Anneannem Zahide nenem sağıyordu..Yazın köy çok sıcak diye anam Nuro dayımla yaylaya gönderdi.Atla dayımın kucağında yaylaya vardığımda koşarak beni karşıladı.
KÖLELİK VE İSLAM - 21/01/2016
Okul yaşamı boyunca din dersleri okudu bizim kuşağımız.Genellikle esirgeyen,bağışlayan,sevgi dolu din-i islam içerikli konular öğrendik.
MENEMEN NE MENEM - 26/12/2015
930 yılı 23 aralık tarihinde 24 yaşındaki genç asteğmen KUBİLAY MENEMEN de
AYYAŞ!! - 11/12/2015
'Ayyaş' bir sigara yaktı, bir kadeh rakı koydu, hava sıcak, çarptı tabii.. Kalktı Muş ve Van’ı Ruslardan temizledi. Bir kadeh daha vapurda sanıyor kendini hoopp Samsun’a gitti kafa. Amasya’da Erzurum’da Sivas’ta kongreler.
KÖYÜME HASRET - 03/11/2015
Gel gör ,köyümün çok hoştur yazı . Pancarcı giderdi gelini ,kızı Şimdi yüreklerde kalmıştır sızı Kaldı bizim yaylalar Kutlu köyüne.
YAŞAMA BAKIŞ - 21/03/2015
Aştım koskoca daağları Geçtim ovaları
İSLAMOFOBİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ-1- - 04/02/2015
Charli Ebdo baskını ile Medeniyetler çatışması ve İSLAMOFOBİ yeniden ısıtılarak toplumun önüne servis edildi.Temcit pilavı gibi ısıt ısıt ye.Tabii yersen.
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam36
Toplam Ziyaret331384
Saat
Hava Durumu
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339