• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Karsniya-KAPI-K%C3%96Y%C3%9C/387816791306924?fref=ts
  • https://twitter.com/karsniyali
    • 6. Acı Su ve Yayla Festivalinden
    • Kışlalarımız (Yaylalar)
    • Oktay AKPINAR'ın arşivinden
    • Yasak'dan
    • Panteb'dan
    • Sözü olan erlerin meydanı "Cami Kapısı"
    • Kürdevanın eteğinde "Karsniya Koyunları"
    • Muhtarımızın
    • Festivalimizden 2019
    • Karsniya'da Kış
    • Ertuğrul AKPINAR arşivinden
    • Cami Kapısı Sohpetlerinden
    • Şifa kaynağımız "ÇERMİK"
    • Camimiz
    • Alettebler
    • Karsniyaspor Antrenmanda
Necat BAYRAKTAR
necatbayraktar@hotmail.com
İki Partili Hayat
27/09/2010
               Her şeyi gören didik, didik eden, durumdan vazife çıkaran medyada da ses seda yok. Şimdi görmezlikten gelinen konulara dikkat çekmeye çalışacağım.

     Türkiye’nin eskiden beri bir siyasi partiler mezarlığına dönmüş olması siyasetin bu ülkede kendi başına bırakılmayacağının en belirgin kanıtıdır. Son zamanlardaki gelişmeleri ise daha ileri aşamada ki müdahaleler olarak görmek gerektiğini düşünüyorum. Sanki gizli bir el Türkiye’de iki partili hayatı egemen kılmaya çalışıyor. Bu anlamda da el altından ciddi toplum mühendisliği projesi uygulanıyor. Siyasi partiler yasası, yüzde on barajı sık, sık parti kapatmaları bu düşüncenin temel dayanakları sayılmalıdır.

     Bence tıkanan siyasi süreçte ne olur ne olmaz diye solun önünü kesme anlamına gelecek bir müdahale yapıldı. Ufuk Uras önderliğinde yükselebilecek solun önünü kesmek için BDP’Yİ kapatıp halk tarafından sempati ile karşılanan Uras’ın halk tarafından istenmeyen bir zemine düşürülmesi bana göre bu projenin yasal dayanaklarından sonraki ilk aşamalarından biriydi.

     Siyasetin tıkanması üzerine CHP ye el altından şiddetli bir müdahalenin yapılması ise bu sürecin en önemli halkası olduğunu düşünüyorum. Bazı gazeteciler tarafından tam on beş yıldır bilindiği söylenen bir zaafın siyasetin tıkandığı süreçte bir skandal olarak devreye sokulması siyasette yangın çıkarma gibi bir gelişme idi. Deniz Baykal’ın devre dışı bırakılıp Kemal Kılıçtaroğlu’nun CHP genel başkanlığına getirilmesi siyasette geniş anlamlar yüklenebilecek bir sürecin önünün açılması sağlanmış oluyordu. Böylece hem Alevilere hem de Kürtlere siyaseten bir mesaj yollanmış oluyordu. Partide çıkarılan bu yangın görünüşte eski siyasetin yerine yenisi izlenimi doğuruyordu.

     Artık sıra bu operasyonun meyvelerinin toplanmasına geliyordu. Ancak hala bazı “pürüzler” henüz devrede olduğundan onlarında yoldan çekilmesi Erdoğan’ın ve Kılıçtaroğlu’nun önlerinin tamamen açılması gerekirdi. O halde sosyal demokrat alanda Mustafa Sarıgül adlı bir seçeneğin de devreden çıkarılması gerekliydi. Hemen kısa bir zaman diliminde Sarıgül hareketi devreden çıkarıldı. CHP’nin eli rahatlatılmış oldu. Ama henüz önü tamamen açılmamıştı. Onun içinde operasyonlar yapılması gerekiyordu.

     Bir diğer rahatsızlık yapılanması da yeni bir sol siyasetin örgütlenme girişimi idi… Bu siyasetin ana bileşenlerinden biri, SHP idi… Biri özgürlükçü sol, biri alevi Bektaşi federasyonu biri de On Aralık Hareketi idi… SHP bu girişimin yasal kazanımları olarak düşünülmüştü. Özgürlükçü solcular ve yeni sol gurup bu girişimin motor gücü idi. Ayrıca bu gurupların içindeki aydınlar, sanatçılar entelektüeller, hukukçular, Proflar, eski siyasetçiler ise partinin alt yapısını oluşturuyordu. Aleviler ise siyasette son zamanlarda önemli bir dinamik haline gelmişlerdi. On binlerle meydanları dolduruyorlardı. Hak talep ediyorlar sisteme isteklerini dayatıyorlardı. İhtiyaçlarının ise ancak siyasete müdahale ederek karşılanacağı bilincine ulaşmışlardı. Ve artık siyasette varız, demeye başlamışlardı. Bu girişimde ciddiye alınmayacak, yok sayılabilecek bir girişim değildi. Ayrıca bu girişim sistemin tüm mağdurları üzerinden siyaset yapmayı düşünüyordu. Belli olmaz. Belki de ileride sıkıntı yaratabilirdi. Öyleyse bunun da icabına bakılmalıydı.

     Önce on Aralık Hareketi bölündü. Bölünen kesim CHP saflarına geçirildi. Parti kurumlaştıkça SHP içinden gelen partililerden de birçok kişi sudan nedenlerle CHP saflarına katıldı. Bu dağılma özgürlükçü solu da olumsuz etkiledi. Sosyal demokratların “kaypak” zemininde siyaset yapılmaz diye girişimcilere olan güven duygusu azaldı.  Onlardan da kopanlar oldu.

     Nihayet referandum süreci AKP’NİN güven oylamasına dönüştürülerek operasyonda sona yaklaşıldı. alevi Bektaşi Federasyonu da kendi içinde bölünerek büyük bir bölümü referandumdaki hayırcı bloğuna katıldı. MHP deki erime ve sancılar, SP deki kırılmalar da sürecin önemli halkaları sayılabilir. Referandumda sağcılar da solcular da bölünerek farklı bloklarda yer alarak iki dirençli blok oluştu. Bu bölünmeler de muhtemeldir ki ileride iki partili hayatın alt yapısını oluşturdu. Bu süreçte siyasetteki bu önemli gelişmeleri hem medya hem de siyasetçiler görmezlikten geldiler. Ancak bu iki zihniyet de ülkeye demokrasi getirmeye uygun siyasi yapılar değildir. Üçüncü bir siyasi merkez inşa edilmeden bu ülkeye demokrasi gelmeyecek. İzleyelim görelim. 23.09.2010

Necat Bayraktar



1701 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

     29/09/2010 23:38

'Gavurun yağlı ketesi kaypak müslümanı dinden çıkarır.'
Öner Demirci

Yazarın diğer yazıları

KÜRDEVAN - 19/12/2018
Umut tarlasına tohum ekerken Yoksulluğun bileğini bükerken Yeni hedeflere kürek çekerken Türlü yola düşünceye başvurduk Hayal dünyamızı yeniden kurduk
Diyorum - 25/02/2017
Siyaset yapanın koluna sazı Almasına artık hayır diyorum Beş asır öncenin - davullarını Çalmasına artık hayır diyorum
Algı yönetimi: Ne demektir? - 16/01/2017
Ülkemizde son bir yıl içinde çok kullanılan bir kavram... Peki nedir algı yönetimi? Toplumun algılarını özellikle siyasette kontrol etme istenilen doğrultuda yönlendirmektir.
Burası Türkiye Yıl: 2014 - 16/05/2016
4 Bin çocuk için taciz davası açıldı. Her ay 650 çocuk için adli tıpa taciz davası geliyor. Zorla evlendirilen kız çocuk sayısı: 31 bin 337
EFKÂR TEPESİ - 21/02/2016
İstemem ne küpe ne altın zincir Su altında ağlar beyaz bir incir Cerattepe gitse yüreğim sancır Dere sesi /dalga sesi / çay sesi Selam memleketim Efkâr Tepesi
Bir Kuş - 01/01/2016
bir ben varım bir de turna yanımda Bir kuş bakışındayım dostum Rüzgârlara karıştı ıslıklarım Zaman mı önümde benim Ben mi arkasındayım zamanın bilmiyorum
Zehirli Dil - 30/10/2015
Ezop ve Dil başlıklı bir yaşanmış öykü olduğunu okuduk. Sanıyorum çok kimse bilir. Onu burada anlatmayacağım.
Haddini Bilmek: - 12/08/2015
Özellikle siyasilerin ağzından bu günlerde sık, sık duyduğumuz ‘’haddini Bilmek’’ deyimi dilimizde çok kullanılan deyimlerden biridir.
Gezinin İkinci Yıl Dönümü: - 31/05/2015
Toplumsal Tarihimize “GEZİ OLAYLARI” olarak geçen eylemlerin ikinci yılındayız. Herkesin bildiği gibi… İstanbul da Gezi Parkının bulunduğu alana AVM yapılması amacıyla başlayan hükümet girişimine o çevrede yaşayan insanların karşı çıkışıyla başlayan
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam55
Toplam Ziyaret331329
Saat
Hava Durumu
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339