• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Karsniya-KAPI-K%C3%96Y%C3%9C/387816791306924?fref=ts
  • https://twitter.com/karsniyali
    • 6. Acı Su ve Yayla Festivalinden
    • Kışlalarımız (Yaylalar)
    • Oktay AKPINAR'ın arşivinden
    • Yasak'dan
    • Panteb'dan
    • Sözü olan erlerin meydanı "Cami Kapısı"
    • Kürdevanın eteğinde "Karsniya Koyunları"
    • Muhtarımızın
    • Festivalimizden 2019
    • Karsniya'da Kış
    • Ertuğrul AKPINAR arşivinden
    • Cami Kapısı Sohpetlerinden
    • Şifa kaynağımız "ÇERMİK"
    • Camimiz
    • Alettebler
    • Karsniyaspor Antrenmanda
Köksal BAYRAKTAR
koksal@hotmail.fr
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım O ve BEN
14/12/2016
Onunla  en eski anım yukarki yaylada olmuştu.Yaylamız yoktu.Mallarımızı Anneannem Zahide nenem sağıyordu..Yazın köy çok sıcak diye anam Nuro dayımla yaylaya gönderdi.Atla dayımın kucağında yaylaya vardığımda  koşarak beni karşıladı.''Sadece ama sadece ''  bana verecek bir sırrı vardı.Hiç ama hiç kimseye söylememeliydim.Yemin ettim.Yastıklı taşa doğru gittik.Taşların arasına  gizlenmiş çaputlara sarılmış bir  paket çıkardı. Özenle açtı.Paketten çok kötü kokular geliyordu.İçinden sıncap derisine sarılı bakır 5 kuruşluk çıktı.Deri  kokmaya başladığı gibi küflenmeye de başlamıştı.Küfler umut vermişti ona .Bitiyor,çoğalıyor diye.
             Birisi ona sıncap derisinden  cuzdanın bini bereketi çok olur,para artar eksilmez diye bir laf duymuş.Kayaların arasında günlerce  arayıp bir sıncap avlayıp derisini  yüzerek,nerden bulduysa bakır 5 kuruşu  derinin içine koymuş.Annesi Nigar neneye bile söylememiş,benimle paylaşmıştı.Oradan zengin olmayı hayal ediyordu.Çok zengin olduğundada beraber bir dükkan açmayı bile hayallerinin sonuna eklemiş.
           Yaylada kaldığım sürece her sabah (cüzdan artık ikimizin olmuştu)paramıza bakıyorduk  ne kadar çoğalmış diye.Biraz daha çok küflenmesini paranın yavaş yavaş çoğaldığına yoruyorduk.Zor olanı  birin iki olmasıydı.İki olduktan sonra gerisi kolaydı.İki dört olacak.Dört sekiz.Sekiz  onaltı.Onaltı  dan sonra  ..... ne bilelim canım  .İşte çok çoook olacaktı.Üstü başımıza kıyak elbiseler alırdık.Belki çarıklarımızı atar birer çift trabzon lastiği bile alabilirdik.
         Dana gölünde ,tuz gölünde,ağ gölde yüzdük.Sabahtan akşama kadar koştuk oynadık.Hayaller kurduk.Sonadan can dostluğa dönüşecek arkadaşlığın temelleri  böyle oluştu.Paramız çoğalmasada dostluğumuz hiç ara vermeden bu yıla kadar devam etti.
                                                      ********
        İlkokula başlamıştık.Ayny sınıfta ve sırada oturarak okuduk.Değerli ,eli öpülesi öğretmenimiz Asım dede  okutuyordu bizi.İlkokul 3. sınıfa gelmiştik.Zemheri kışı,evimizde  dışardan gelen misafirimiz var diye nerdeyse köy bizim eve toplanmış.Laf lafı açmış.Laflar tabakayı.Konular çok değişik.Kitap okuma ,gazete ,radyo televizyon olmadığından  dedikodu,hurafeler  zaman doldurmak için konuşuluyor.Cazı cin,peri masalları gırla.Rahmetlik  İzzet emi   ''yemin vermiyosunuz ma  aha bu ışığa kör bakayım yalanım varsa.Saburte'nin deresinde  yarı gece vakti  atla geliyorum.Siyah bir kıdık (oğlak )buldum.Atın terkisine aldım.Allah sizi inandırsın Kaskayla'ya  gelene kadar atım ter kana battı. Ne oluyor? Mesele kıdıktan mı ? Dememe kalmadı kıdık –Kıdıkın  dişleri böyle mi olur diye konuşmaya başladı.'' Daha lafı bitmeden Refik amca  '''Ola vallahi hem billahi  .......neneyi   ayıya binmiş elinde kamçı  ile rüzgar gibi koşturarak bindiğini görmüşler.Hem ayı terkan içinde imiş.  '' Camuşa binenler mi dersin.Tuşu küpüne binerek  havalarda uçarak gidip gelen cazıları mı dersin,anlata anlata bitiremiyorlardı.Hemde yeminle. Daha ölmemiş kimselerle şahitli ispatlı anlatılıyor.Ben arkada korkumdan  tir tir titriyorum.
     Gece yarısı dağılma zamanı.Cemal emmi ''yahu bir taze su olsada içip dağılsak.''diyor.Sare ablamla cami önünde  .tepesi koni biçiminde  tek köy çeşmesine gidiyoruz su almak için. Ben   yüz metre kala  korkumdan  bacaklarım tutmuyor ilerleyebilmek için.Ablamda korkuyor.Beni çekiştirerek ilerlemek istiyor.Hayır.Zorlarsa düşeceğim. Yine o cesaretli.Gözü bende  geri geri giderre  çeşmeye yanaşıp suyu dolduruyor.Dönüşü muhteşem oluyor.Koşarak değil sanki uçarak eve doğru giderken ben  arkadan yetişemiyoum.Ensemden bir cin yada cazının beni yakalayacağını,hatta bazan nefesini yada küpe binmiş  Ayşe nenenin hışırtısını,yada  Gümüş nenenin  sırtna bindiği ayının hışıtısını duyar gibi oluyorum.Arkama bakamadığım halde önümde  yada etrafta siyah bir kıdık  ın ortaya fırlayacağını düşünüyorum.
          Eve nasıl vardığımı,oynatığımı,ünlü hocaların  okuyup okuyup yüzüme  Sarımsak kokulu üflerken yüzüme sıçrattıklar tükürükleri.Hepsini rüya gibi hatırlıyorum.İki ay sonra zayıflamış bitkin solgun bir yüzle okula başladığımı  hatırlıyorum.
          Öğretmenimiz derslerden geç kaldığım için bana  yardımcı olmalarını söyledi arkadaşlara.Zeki herkesten önce   ''Ben arkadaşıma yardımcı olacağım.Görmediği konuların notlarını  da vereceğim.Başka kimseye gerek yok  diye  adete öne fırlamıştı.
          Hayat bilgisi ve matamatik notlarının çoğunu  beni yormamak için hem benim temiz defterime geçti hem de bana teker teker  izah etti.Hiç zorlanmadan onun sayesinde aradaki farkı kapatarak sınıfımı geçerken arkadaşlığımızda  sıcak bir dostluğa doğru  gelişiyordu.
                                 *************
Çok soğuk zemheri kışı Karsniya'da   .Eski evimizde.Tüm külfet  badiyo(İki elle zorkaldırılacak kadar büyük ve ağır çorba tasımız)      dolusu sadolla yapılmış pancar çorbasını kaşıklıyoruz.Sobamız gürül gürül yanıyor.Akşam  karanlığı basmış.
Dışardan tıpkısının aynısı  tilki bağırması badiyoya inip çıkan kaşık seslerini  bastırdı.İlk annem tiz sesiyle  ''Kız allah belanızı kaldırsın başınızdan(annemin bize her zaman beddua niyetine  söylemi böyleydi.)Tavukların kapısını kapatmadınız.Eyvah gitti  tavuklarım .'' demesiyle kızların yemini billah kapattıklarını söylemesine rağmen  annem hareketlendi. Ses kümesten değil bizim evin kapısından geliyordu.Ben bunun Zeki'nin sinyali ve nüktesi olduğunu bildiğim için annemi peştemalinden yakalayıp oturtum. Anneme   ikna olmayınca  ''Anne tilki tavukları yedikten sonra  ön kapıdan teşekkür etmeye mi geliyor belki de.''deyince  yerine oturdu. Ben yemeği yarıda kestim. Dışarıya çıkarken  annem arkamdan  ''oğlum bir yemeğini bitirseydin,arkadaşlarınıda çağır ,sıcak çorba iyi olur soğukta.
           Zeki,Nevzat,Temel  beni kapının önünde bekliyorlardı.Eve  çağırdım  .''hayır.Biz oynamaya geldik.Sizin komda davar yktur.Altıda yumuşaktır fuşği olduğu için.Oraya girip oynayalım.''
            Ayaz kesiyor.Biraz ısınmak için yerimizde tepiniyoruz.   Ben itiraz ettim.Bizim kom ,
ahıra bitişik yuvarlak ağaçlardan   yapılmış,çok küçücük penceresi olan bir  yerdi.Dışarda karın beyazlığı ile bütünleşmiş gümüşi dolunayın ışığı olsada  içerisi rahat oynayacağımız kadar aydınlık olmadığı  için  kafamızı  biryerlere vurabilirdik.İkincisi kuru fuşği içinde boğuşurken  gübre tozuna bulanacaktı.Bu da eve dönünce  sorun yaratacaktı.Vaz geçtik bu projeden.
             O zamanki evimiz dereye doğru ,önünde harman ve eve  yanaşık direk üstünde fideliğimiz vardı.Fideliğin altı bizi hem ayazdan koruyor hem da  ay ışığı vurmadığı için gözlerden sakınıyordu.Önümüzde Rezak amcaların harmanı,harmanın kenarında Riza ve Şaban amcaların evleri ve  tam toprak hizasında  kışlık alt evlerinin penceresi vardı.Biz kendimize eğlence  yada oyun arıyoruz.Zeki   pencereye doğru yanaşarak tilki gibi bağırmaya başladı.Kızıl kıyamette o zaman koptu.Şaban amca ve rıza amcanın  haykırmalarına Azime nene ve  Mufide nenenin çığlıkları karıştı.Korkuyla  koşarak yanımıza geldi  Zeki. ''Eyvahki  eyvah. Gürültülerin  bize karşı olduğunu ve sabaha ailelerimize şikayetle cezalandırılacağımızı,hepsinden öte bu vakitte  yaptığımız yaramazlık     için utanmağada başlamıştık.Zeki  yaramazlığı tek başına yaptığı için  bizi ele vermiyecekti ama biz kabul etmedik.Ortak göğüslemeye karar verdik.Bacanın altında gizlenerek  bayağı zaman bekledik.Gürültü azalmadı çoğaldı.Ama bize doğru kimse gelen giden olmadı.Merakımız  galip geldi. Her türlü riski göze alarak ön kapıya doğru yavaş yavaş yanaştık.
                Mahalle  oradaydı.Hatırlayabildiklerim.Nevride abla,Emin ağabey İsmail,Osman ve eşi Nezahat abla.........
                Tesadüfün böylesi  belki asırda bir görülür.Zeki pecereden bağırırken  tilkide eşiğin deliğinden  avluya girmişti.Şaban amca odanın kapısını açar açmaz eşikteki deliği tutar.Azime  nene petrol lambasını  alarak ışık götürmek için  koşarken düşer ,dökülen gazyağı tutuşur.Yangın  Riza ve Mufide nenelerin yardımıyla söndürülür.Biz vardığımızda Şaban emmi çıplak eliyle tilkiyi boğazından,Riza amca  iki elle kuyruğundan yakalıyarak kontrol altına almışlardı.İkiside  ''sakın elini bırakma yoksa parçalar diye birbirine fizah-ı feryat ediyorlar,millette her kafadan  sözler söyleyerek  bağrışıyordu.Sonunda  getirilen boyu zinciri ile boğazından bağlandı.Çok geç vakitlere kadar eğlenclik oldu.    (Aynı kişilerle yaptığımız  YUMURTA  HARFANASI  da karsniya.com dan okunabilir)   ((Devamı   olacak))
                                                                                               Köksal Bayraktar-
                                                                                                Aralık     2016                      


737 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Derelerin Kardeşliği - 20/02/2017
Bütün dünyada nasıl halkların kardeşliği gerçekse, derelerin kardeşliği de o kadar gerçektir.
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım, O ve Ben -2- - 11/01/2017
İlkokulu bitirdik.Diplomalarımızı aldık.6yıllık Susuz ilköğretmen okulu imtihanlarına yazıldık.Birgün önceden Unushev'de kızkardeşlerinde misafir olduk.Adakkale'de bir okulda imtihana girdik.Rifat Zeki ve ben beraber aynı yerde imtihana girdi
KÖLELİK VE İSLAM - 21/01/2016
Okul yaşamı boyunca din dersleri okudu bizim kuşağımız.Genellikle esirgeyen,bağışlayan,sevgi dolu din-i islam içerikli konular öğrendik.
MENEMEN NE MENEM - 26/12/2015
930 yılı 23 aralık tarihinde 24 yaşındaki genç asteğmen KUBİLAY MENEMEN de
AYYAŞ!! - 11/12/2015
'Ayyaş' bir sigara yaktı, bir kadeh rakı koydu, hava sıcak, çarptı tabii.. Kalktı Muş ve Van’ı Ruslardan temizledi. Bir kadeh daha vapurda sanıyor kendini hoopp Samsun’a gitti kafa. Amasya’da Erzurum’da Sivas’ta kongreler.
KÖYÜME HASRET - 03/11/2015
Gel gör ,köyümün çok hoştur yazı . Pancarcı giderdi gelini ,kızı Şimdi yüreklerde kalmıştır sızı Kaldı bizim yaylalar Kutlu köyüne.
YAŞAMA BAKIŞ - 21/03/2015
Aştım koskoca daağları Geçtim ovaları
İSLAMOFOBİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ-1- - 04/02/2015
Charli Ebdo baskını ile Medeniyetler çatışması ve İSLAMOFOBİ yeniden ısıtılarak toplumun önüne servis edildi.Temcit pilavı gibi ısıt ısıt ye.Tabii yersen.
KARSNİYA'DA YAZIN VE FESTİVAL - 02/11/2014
Kaptan Kusto'nun belgesellerini çok beğeniyle izlemiştim.Somon balıkları denizlerde okyanuslarda yaşıyor.
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam103
Toplam Ziyaret332621
Saat
Hava Durumu
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398