• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/pages/Karsniya-KAPI-K%C3%96Y%C3%9C/387816791306924?fref=ts
  • https://twitter.com/karsniyali
    • 6. Acı Su ve Yayla Festivalinden
    • Kışlalarımız (Yaylalar)
    • Oktay AKPINAR'ın arşivinden
    • Yasak'dan
    • Panteb'dan
    • Sözü olan erlerin meydanı "Cami Kapısı"
    • Kürdevanın eteğinde "Karsniya Koyunları"
    • Muhtarımızın
    • Festivalimizden 2019
    • Karsniya'da Kış
    • Ertuğrul AKPINAR arşivinden
    • Cami Kapısı Sohpetlerinden
    • Şifa kaynağımız "ÇERMİK"
    • Camimiz
    • Alettebler
    • Karsniyaspor Antrenmanda
Köksal BAYRAKTAR
koksal@hotmail.fr
KARSNİYA’DA SÜNNET DÜĞÜNÜ
27/12/2010
Bir erkek çocuk için  adam olmaya atılan birinci adım sünnet olmak ikincisi ve daha önemlisi askerliğini yapmaktı.Bahar ve yaz aylarında o yıl sünnet yaptırmak niyeti olanlar lafı açar herkese  duyurulur. .Sünnetçiyi ile  ilgilenme işini bir gönüllü üstlenir.Düğün tarihi şubat ayı  içerisinde günü belli edilir. Çocuğu sünnet olacaklar hazırlıklarına başlarlar.Çoğukere davullu zurnalı  yapılır           İşte böyle çok karın yağdığı şubat tatillinde köyde sünnet düğünü vardı.Öğretmenler,öğrenciler her-kes köye toplanmış.Sabırsızlıkla düğün günü bekleniyor.          O yıl kalabalıktı sünnet olacaklar. Sünnet düğünü yapacak aileler iki davetçi çıkarır.Ayırım yapmaksızın herkes davet edilirDavetçiler çok nazik karşılanır,muhakkak kendilerine kahve ikram edilir.Davet-çilerden biri ‘’......ailesinin sünnet düğünleri var.Ailece selamları var.Sizleride tüm ailece  onların adına davet ediyoruz.’’Ailenin orada bulunan büyüğü çok nazikçe cevaplar.’’Allah hayırlı uğurlu etsin.Davetinizbaşımız gözümüz üstüne.Muhakkak memnuniyetle. Elbette komşularımızla hem kem günde hem böyle çok mutlu günlerde....  ,Bu yılda  birçok komşuların düğünü var yetişebildiğimiz  kadar  gelmeye çalışırız.’’        Tam düğün  akşamı bizimde misafirimiz gelmişti.Kaşıkçı köyünden. Ahmet dedem  misafirimizide davet etti.O yıl  sünnet olanlar hatırlayabildiklerim ;yukarı mahalleden Zikrettin  (Işık) ın oğlu Özer,Cevat Demirci (Küçük ağabey) nin oğlu Hakan,İbrahim  Yazıcı (İbiço)nın oğlu..İkram..Sıddık amcanın Oğlu Nihat,Hüsrev Gümüş’gilin evde de vardı bir çocuk sünnet olan.Son günü görev taksimatı yaptı babam.Babam ve misafirimiz Kaşıkçı köyünden Celal Usta Ahmet dedemlere,Annem ve Nuşire Bibim Vahide ha-lamlara ,Yüksel İbrahim ağabeylere gidecekti . Ben  Rezak amca’larda düğüne  katılacaktım.        Düğün günü akşamı herkes görev yerlerinde  akşam yemeğine katılmak üzere evden ayrıldık. Ben zatençok yakın olan Rezak amcalara gittim.Yaşım çok genç olmasına rağmen çok önemli bir misafir karşılanmamhoşuma gitmişti.Hanehalkından herkes başta Rezak amca olmak ‘üzere çok sıcak duygularla hal hatır sual edildi. Arkasından Anne ve babamı,kardeşler ayrı ayrı halleri hatırları sual edildi.Her sualin karşılığı iyiler selamları var dedikçe ‘’Allah iyiliğinizi artırsın duaları tekrarlanıyodu.Nihayet beklenen davetliler  geldikten  sonra özenle hazırlanan sofraya geçtik.Çok güzel  ve çok çeşitli  mükemmel yemekleri şenşakrak sohbetlerle yedik.Ellerimizi yıkamak için  leğen güğüm getirildi sıcak suyla. Özenle hazırlanan çayımızı da içtik.Tam bu arada davul zurna sesi duyuldu.Arkasında köyün çocukları ve gençleri köyde tur atıyorlardı.Vakit yatsıyı çoktan geçmişti.Sünnet işinin pratik olarak başlamak üzere olduğunun işaretiydi bu.Rezak amca  gruba katılmak istiyen gençlere izin verdi. Bizde kafileye katıldık.Köyü  bir baştan bir başa dolaştık. Harmanlarda oyunlar oynadık. O zamanlar elektirik olmadığı için kafileyi birkaç tane lüks lambası aydınlatıyordu.         Köyün alt başında Vahide  halalardan başladı sünnet işlemi. Herkes  evi ,alt kattaki eve girerken avluyu herkes doldurmuştu. Sünnetçi daha sonra geldiği için ona yol açmak için haylı zorlanılmıştı. Herkes birşey söylüyordu. Kimi  Nihat’ı teselli etmeğe çalışıyor ,kimi anne babasına birşeyler anlatmağa çalışıyordu. Ev  sahipleri o kadar gürültü ve patırtı arasında kime ne cevap yetiştireceğini şaşırıyordu.Kivre yatağa çıkmış elinde şeker habire tıkıştırıyor çocuğun ağzına.Nihat gürültü patırtı arasında şaşkın. Yüzünde yediği şekerle-rin tadına varamadığı etrafına şaşkın şaşkın bakışından belli oluyordu.          Klaskor ‘lu sunnetçinin  eğuzubillah........la başlaya besmelesi ile Nihatın çığlığı b arı uğultusunu andırangürültüyü yırtarak ortalığa hakim oldu.Herkes öne doğru abanmış yapılan işi görmeye çalışıyordu.Sünnetçi kestiği parçayı ve usturasını tablaya bıraktıktan sonra yılların verdiği alışkanlıkla  pansumanı bitirdi.Vahide Hala ta harmanın öteki başında bekliyor. ‘’ben dayanamam çocuğumun ağlamasına,oldumu?bitti mi ?’’ diye soruyor her evden çıkana.Nihayet Nihat’ın çığlığını duyunca sünnetin  yapıldığını  anlıyor. Bu andan itibaren göz yaşlarını tutamıyor birtaraftan  için için ağlarken tülbentinin ucuylada göz yaşıyla ıslanan yüzünü silmeye uğraşıyor.Önüne gelen herkes ‘’Hayırlı uğurlu olsun. Gözünüz aydın olsun ‘’gibi klasik mesajlarla  kutlama yapılıyor.Daha yeni başlandı. Çok sünnet olacak çocuk var denmesiyle takımlarının temizliğini bitiren sünnetçide ayağa Kalkıp müsade istiyerek evden çıkıyoruz. Husrev (Hosro)Gümüşlere yöneliyoruz.Harmanda halay horon  oynuYoruz. Coşmuş herkes .İçeriden çıkanlar ‘’haydin gençler  gidiyoruz demeseler oyun daha sürecek.           Nihayet en son  sünnet olaca yukarı mahallede Ahmet dede ve Hatice nenenin torunları Özer’in sünneti de oldu.Oyunlar bitti. Çalgıcılar misafir olacakları eve  dinlenmek için gittiler.Biz  odaya toplandık. Kirvelerden kirve sıgarası aldık. Kirvelerin ikram ettiği  kahvelerimizi içtik.Abdullatif Hoca ‘’’’İhtiyarlar artık yatma vaktiniz düğünde bitti.siz gidin yatın ki biz kağıt oynayacağız.Siz varken gençler rahat oynayamazlar.’’Babam Yakup amcam gibi orda oğulları olanlar iyi geceler dileyip gittiler.             Otuzkişi kalmıştık odada. Onbeş kırmızı onbeş siyah kağıt lardan çekerek önce iki gruba ayrıldık. Sonra Her iki grupta kağıt çekere aralarında üçer kişilik iskambil oynayacak oyuncuları  seçtik.Bende grubumuzda Oyunculardan biriydim.Orada bulunan herkes  onar lira verdi Latif Hoca ya. Paranın yarısı ile tavuk satın  alınaCak kalan yarısı  oyunu kazananlara iade edilecekti.Oyun çok eğlenceli oldu.Klaskor’lu sünnetçi de bizimle  edildi. Kazandığımız içinde biz neşelenirken  kaybedenler aralarında  birbirlerini sçluyorlardı becerisizlikle.          Latif Hoca tavuk satın almak için gençlerden bir ekip kurmuştu. Oyun parası ile  onbeş tavuk satınalmışlar Ayrıca o oyunda kazanan taraf olan  onbeş kişinin evlerinden de birer tavuk çalmışlar.Otuz tavuk Altun yengemeteslim edilmiş.Mahalleden genç hanımlar toplanmış temizlenmesine yardım ediyorlar.Oyun bitince tavukları görmemiz için yengemlere çağırdı Hoca. Kesilmiş tavuklar evin ortasında kocaman bir tepe oluşturmuştu.Latif  hoca Yengeme  ‘’Ben şüpheleniyorum. Bu tavuklar eksik.Sayacam’’Cevap beklemede saymağa başladı.Yengem tatlı gülümsemesiyle bu işin altından ne çıkacağını bekliyor. Bir oyun oynandığını seziyorda  ne olabilir diye düşünüyor. Sayma sonucu iki tavuk eksik çıkıyor. Yengem nasıl bir oyuna geldiğini anlıyor.Yemini billah çalmadım etmedim ,bu yaşta iki tavuğa  mı tenezzül edeceğim desede Latif Hoca çok ciddiymiş gibi suçlama yapıyor yengemi. Üstelik  oyunu çok önceden planladığı için şahitler huzurunda teslim etmiş. Tartışma  uzun sürdü. Mahkeme  kuruldu mahkeme hakimliğine Refik (Aksakal)amca getirildi.Suçlama ,savunma derken hakim  kararını  açıkladı. ‘’Kendisine  emanet edileni  saklayamadığı için suçlu bulunduğu, çalınanlar için iki ve birde .ceza için olmak üzere üç tavuk  ödemesine itiraz hakkı olmamak üzere karar verildi.Latif hoca üç tavuk yakala-yıp getirmişti bile.Kararın açıklanması ile kesmesi bir oldu.Hakim gülerek ‘’Hoca şöyle bir etrafı arayın. Belki hırsız henüz götürememiştir çaldığı tavukları. ‘’Latif Hoca  arkasında adamları ararmış gibi kapıdan avluya çıka-rak ‘’Aaaa bak buraya saklamışlar ‘’diyerek çalınmış tavuklarıda  bularak getirdiKapının çalınması ile oraya yöneldi herkes.Bu vakitte  inşallah hayır olur diyerek kapıyı açtık.Gelen İbrahim (İbiço)Yazıcı idi.İkramın sün-netinde kanama olmuş. Sünnetçiyi almaya gelmişti.Tavukları görünce neler olduğunu tahmin ediyordu.Bu türdüğün dernek şakalarının önemli şakacılarından olmasına rağmen evinde hastası olduğu için katılamamıştı.Üzüntüsü yüzünden okunuyordu.Onun bu üzüntüsüne acıyan Latif Hoca’’İbo seni yarınki ziyafete ben davetediyorum.Hiç olmazsa sonuna katılmış olursun.’’Diyerek teselli etmek gönül okşamak  istedi. İbrahim ağabey teşekkür edim memnuniyetiniböyle bir davettende şeref duyacağını ifade ederek sunnetçiyi alarak evine gitti.O gün öğleden sonra tavukları yemek için  Ahmet dedemlerde toplandık.Çok güzel bir güneş var.KöyBembeyaz örtüsüne bürünmüş.Öyl bir parıldıyor  karlar ki gözlerimizi kısmak zorunda kalıyoruz.Kimse eveGirmek istemiyor. Kapının önündeki meydanda ayaküstü akşamki olanların dedikodusunu yaparak şakalaşıyor  hoş vakit geçiriyoruz..Hatice Nene  ‘’Hayde deiçeri buyurun sofra hazır. Etler soğumadan yiyin.’’Uyarısı ile eve yöneliyoruz.. ‘’Eyvah ben İboyu davet etmiştim.Onu çağıracaktım.’’diyen  Latif hoca çevresine bakınıp en genç olanı aramaya başladı. Halamoğlu Tarık tan daha gencide yoktu. Ona rica etti. İbrahim’i çağırması için.Tarık aşağı mahalleye yönelirken biz salona girdik.Sofrala hazırdı. Sinilere tepeleme yığılmış tavuk etleri vardı. Tavuketi çok olduğu için ekmekte konmamıştı sofralara.Tavukları afiyatle yedik. Kalan kemikler bir tepsiye tepeleme yığılmıştı.             İbrahim ağabey selamun aleykum derken yüzü biraz nahoş olmuştu gördüğü manzaradan.Herkes az sonra kopacak fırtınanın merakı ile susmuştu.Refik amcanın tam aradığı ortam ayağına gelmişti. İbrahim’e bakarken alttan alta gülerken zevkten dört köşe olduğu görülüyordu.Yerinden kalktı. Arka tarafta  Tepeleme kemik dolu sininin birini alarak İbrahim’in önüne koyarak ‘’Buyur İbrahim, Hoca sana bunu sakladı.Afiyat olsun.Herkes makaraları koyvermişti.Latif hoca da şafak atmış,İbrahim kıpkırmızı olmuştu yüzü.Arkaya yaslandı.Cebinden bir 500 liralık çıkarıp masanın üstüne koydu.’’Latif hoca dün beni adam yerine koyup davet Bettiğini burda bir çoğunuz gördünüz.Benim bu ziyafette hakkım olmadığınıda söylemiştim. Bugün yine davet edilince memnuniyetlegeldim.Bir itlerin önüne atılacak bir tepi kemiği önümde buldum.Adam değildiysem niyedavet etti?Adam idiysem bu yapılanı niye bana reva gördü?Şimdi Ben hocadan davacıyım.Bu parayla bir koyunalın  benden..Karşılığındada Hocayı suya basmanızı istiyorum.’’ Latif hoca suçunu kabul etti. Özür üstüne özür diledi. Faydası yok.Özürün halledeceği mesele değildi.Halil Akpınar paraya itiraz etti. ‘’Tamam bu paraya  bir  kısır koyun alınırda koyunu gözüm görmezse   kılımı kıpırdatmam. ‘’İbrahim ise’’ çok ciddiyim. Kimde varsaalsın gelsin. Parada ona anasının ak sütü gibi helal olsun.’’dedi. Halil’in satılık kısır koyunu vardı .Onu satmak istiyordu.. İbrahim’den  cevap alınca koştu ve biraz sonra omuzunda  koyunla odaya kadar geldi.            Suya basma ekibi oluşturuldu. Gençler Latif Hocayı odada iken  kıskıvrak yakaladılar.Doğru çeşmenin yalağına doğru yola koyulduk.Hoca suçunu kabul ediyor,cezasınıda ,ama kimse dinlemiyor.Ekip aldığı bahşişi hak etmek için suyun başına kadar götürmelidir suçluyu. Götüremezse yada yolda yere bırakmak zorunda kalırlarsa bahşişi iade etmek zorundalar.              Suya basma  geleneksel bir kış eğlencesidir.Tuluat tiyatrosu gibi yazılmadan doğaçlama oynanır..Kuralları da vardır.Suya basılacak kimse kusurlu olmalıdır.Osurmak,sebepsiz sözünde durmama,bulunduğu .cemiyetten izinsiz ayrılıp gitme gibi şeyler suya basma nedeni sayılır. Savcısı avukatı tayin edilir . Şaka şenlikçok hoş olur. .Sonunda genelde suçluya bir ceza kesilir. Buceza herkesin sosyal ve ekonomik gücüne göre olur..Bir bakraç haşlanmış patates,birkaç tavuk, yada bir koyun  olabilir cezalar.Yazın sıcağında bile olsa hiç kimse suya basılmak istemez..Ya çok yalvarır az öder,yada hiç yalvarmaz kesilen cezayı öder.Cezasını çekmek istemeyip suya basılan kimse artık  adam gibi adam sayılmaz.İnfaz ekibi suya basmak üzere omuzlarına aldıkları seçluyu ayaklarını yere dokundurmadan suyun yanına götürmelidir. Orada son karar verilmesini beklerler. Son bir cevap hakkı verilir.Suçunu,cezayı çekeceğini kabul ederse   alındığı yere kadar kucakta geri götürülür.Tersi olursa   BAS komutu ile suya bırakılır, göbeğinede ayakla basılarak iyice ıslanması sağlanır.Öylece bırakılır.Evine kendi imkanı iledöner.Tüm yaşam süresince birçok suya basma olayları gördüm.Her seferinde iş tatlıya bağlanır.Benim içinde olmadığım bir olayı hatırlıyorum. Yenietme bir delikanlı soğuk bir kış gecesi arkadaşlarıile bir odada oturup sohbet ediyorlardı.Bir harfana nedeni yaratmak için kendini zorlayarak osurur.Aldıkları gibiköyün ortasındaki  yalağın önüne getirilir.Son sözü sorulduğundada’’ basın suya da bir harfana yiyelim.’’demesiyle suya basılır.Göbeğine basılarak iyice ıslatılır.Öylece bırakılır. Evine vardığında da üstündeki elbiselerin tamamen donduğu daha sonrada ciddi bir hastalık geçirmişti.           Latif Hoca omuzlanınca hep beraber köy çeşmesineyollandık. Çeşme başında  kendisine son olarak soruldu..Zaten o hatasınıda cezasınıda kabul ediliyordu.Eğlencenin  uzatılması içindi olanlar.Latif Hoca   omuzlarda iken cebinden cüzdanını çıkardı.İki yüz liralık  kağıt parası vardı.İkisinide göstererek’’Ben tekrar özür diliyorum. Suçumuda verilecek cezayıda kabul ediyorum. Daha aylığımı almadım. Paramın hepside bu.Daha ay başınada var. Olanı kardeş payı edelim.Kalanlada  ay başına kadar biz idare edelim. Lütfen bu  yüz lirayı  bir koyun parası yerine kabul edin.Böyle durumda akan sular durur.Yüz lirayı görevli hakim alarak‘’Arkadaşlar bu parayı bir koyun parası olarak sizin adınıza aldım kabul etti. Teşekkür ediyoruz. Kendisinede.’’           Affa uğrayan cezasınıda çekince  ilk alındığı yere kadar omuzlarda geri getirilerek  yere bırakıldı.            Çok güzel bir yarıyıl tatili geçirmiştik tüm yakınlarımızla ve köylülerimizle.Bütün yılın yorgunluğunu atarak mutlu olarak görev yerlerimize dağıldık.                                                                                                              16.12.2010                                                                                                  Köksal Bayraktar Chavanoz

 



2501 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Derelerin Kardeşliği - 20/02/2017
Bütün dünyada nasıl halkların kardeşliği gerçekse, derelerin kardeşliği de o kadar gerçektir.
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım, O ve Ben -2- - 11/01/2017
İlkokulu bitirdik.Diplomalarımızı aldık.6yıllık Susuz ilköğretmen okulu imtihanlarına yazıldık.Birgün önceden Unushev'de kızkardeşlerinde misafir olduk.Adakkale'de bir okulda imtihana girdik.Rifat Zeki ve ben beraber aynı yerde imtihana girdi
Arkadaşım,Dostum,Yoldaşım O ve BEN - 14/12/2016
Onunla en eski anım yukarki yaylada olmuştu.Yaylamız yoktu.Mallarımızı Anneannem Zahide nenem sağıyordu..Yazın köy çok sıcak diye anam Nuro dayımla yaylaya gönderdi.Atla dayımın kucağında yaylaya vardığımda koşarak beni karşıladı.
KÖLELİK VE İSLAM - 21/01/2016
Okul yaşamı boyunca din dersleri okudu bizim kuşağımız.Genellikle esirgeyen,bağışlayan,sevgi dolu din-i islam içerikli konular öğrendik.
MENEMEN NE MENEM - 26/12/2015
930 yılı 23 aralık tarihinde 24 yaşındaki genç asteğmen KUBİLAY MENEMEN de
AYYAŞ!! - 11/12/2015
'Ayyaş' bir sigara yaktı, bir kadeh rakı koydu, hava sıcak, çarptı tabii.. Kalktı Muş ve Van’ı Ruslardan temizledi. Bir kadeh daha vapurda sanıyor kendini hoopp Samsun’a gitti kafa. Amasya’da Erzurum’da Sivas’ta kongreler.
KÖYÜME HASRET - 03/11/2015
Gel gör ,köyümün çok hoştur yazı . Pancarcı giderdi gelini ,kızı Şimdi yüreklerde kalmıştır sızı Kaldı bizim yaylalar Kutlu köyüne.
YAŞAMA BAKIŞ - 21/03/2015
Aştım koskoca daağları Geçtim ovaları
İSLAMOFOBİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ-1- - 04/02/2015
Charli Ebdo baskını ile Medeniyetler çatışması ve İSLAMOFOBİ yeniden ısıtılarak toplumun önüne servis edildi.Temcit pilavı gibi ısıt ısıt ye.Tabii yersen.
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam15
Toplam Ziyaret332533
Saat
Hava Durumu
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398