Yıl 1975 veya 76 dı. Mevsim güzdü, patatesler çıkma zamanıydı, rahmetli babam annem küçük ablalarım ve yengemle birlikte Lisangilin mevki denilen sarakor tarlasında annemler patates çıkarıyor, babamla ben beş yüz metre ilerdeki değirmenin boynu dediğimiz başka tarlamızın üstündeki ormanda kuru ağaç ,kütük ve fındık ağacından odun hazırladık. Tekrar patates çıkardığımız tarlaya döndük. Köylerde adetdir aç olmasak dahi patates söküm tarlasında barkaçla patates pişirilir topluca yenir. İşte bizde patates ve panta yedikten sonra, babam küçük ablamla bana akşam olana kadar gidin odunu sarın ,çali çipriyi toplayın eve gidin gelin ki patates çuvallarını götürağ.Ben ve ablam küçük ablam odunları öküz arabasına yükleyip eve doğru yol aldık. Arkamızdanda killuğ veya uzunçayırdan Kasniyalilar 3-4 araba odun yüklemiş geliyerdilar, biz patates tarlasının yanında odunun üstüna 1-2 çuval patates koymak için durduk, Kasniyalilar bizi geçti. Bizde eve gitmek için harekete geçerken babam küçük baltayı bırakın dedi.Sağa sola bakarız balta yok. Ablamla beni korku aldı baba tokatı yiyacağız diya, Rahmetli annemde dedi babama herif çocuklara kızma herhalda baltay düşurmişlar ,au Kasniyalilara bağır belki onlara raslamiş almişturlar.Babam beridan bağırdı ola hoş yolda balta bulmadız,çocuğlar düşürmişda.Ordan ses verdilar yoğ Nazım emi yoğ bişe görmadüğ..Babam bizi dögmadi ama baltanın poğuni yediz diya ey fırça attı,O telaş içinde o günümüz öyle geçti gitti,Aradanda onlarca yıl geçti memleketi terk edali 30 yıl oldu.Nerdaysa memleketi unuttuğ balta nerdan aklıkıza gela,ama birilarının aklından heç silinmamiş nasıl mi? İşte gerçek hikaye,Biliyorsunuz Kasniyali Adnan KURT'un eşi Şevkınaz hanım ablam olur.Bundan 3 yıl önce Kasniyadan bir yenge ismini gerek yok birgün Kasniyada olan ablama “kız Şevkınaz hanım ,sana bir şey diyacam vağdın ve tarihin birinda Killuğdan odun getururken sizin kardeşgilların baltası yolda düşmişti alduğ,soylamaduğ aldüğumuzida o gün bu gün hala içarım cız edar durur.Baltanın sapıni bila degişmamişuğ elaca duriyer kullanduğ ama sapa sağlamdur,O baltay veremda anan baban olmiştür ama kardeşlaran gönder zaten bizada artuğ lazım olmiyer benida bu pişmanluğ sancılarından kurtar der,onbeş yıllüğ bir beziynay ağzınıda bağlamişumdur,kız allahın seversan beni bu dertan kurtar”der baltayı Şevkınaz hanıma teslim edar. O da gözlari nemlanarak alur baltayı geçmişa dönar bir Ustamela bakar bir Kasniyaya ne ana görünür ne kardeş bacı ,Bir babamın mezarı var Ustamel da der içıni çekar,düşar sevgiyla kucakladığı baba yadigarı baltayı bu duyarlı yengenin isteği üzerına baltayı yaz boyu sakladıktan sonra tesadüf buya yine bir güz döneminde atelardan mahalle komşusu Tecriye ve Necat DOĞAN çiftine baltayı teslim ederek BURSA ya gönderir.Emaneti getiren Necat DOĞAN Ağabiyimiz ben Mikail OCAK ı aradı bana uğra dedi.Gittim hal hatır sorduktan sonra olayı anlatı,baltayı verdi,hüzünlendim efkarlandım. Geçmişin anıllarının yükü sanki o kadar çoktuki Arabayağından Ortabağlarta zor bela geldim,Evde baltanın sarılı ağzını açtım bir o yana bir bu yana baktım,Balta kaybolduğu tarihten itibaren aynı duruyordu,ne zoğlanmış ne sapı değişmişti,Bir baltaya baktım bir de kendime ,yıllarla beraber gençliğim bnitmiş,babam,annem çoktan aramızdan gitmişti.Bir baltaya yanan babam ayandır belki sana ,kapını bacanı tarlanı tapanını,bahçeni bağını,balta da neymiş neleri bırakmadıkki....
EVET SONUÇ OLARAK DİYORMKİ ağlıyor hem kendine hem bize |
Yazarın diğer yazıları |
Şiirler - 22/11/2011 |
Yorumlar |
10/01/2012 16:29 ay dayıcımmmmm çok duygulandım annemle paylaştım annemde çokkkkk hüzünlendiii senin bu içindeki duygularını bu kadar güzel kaleme dökmen çok güzelllll seni çok seviyoruz dayımmm iyiki varsınnnnnnn allah sana uzun ömürler versinnnnnnn demet uysal |
KÖYÜM
Çok
zamandır gelemedim
Hala seni silemedim
Kıymetini bilemedim
Özlüyorum güzel köyüm
Çam kokulu yapıların
Sacla kaplı çatıların
Ayvan balkon kapıların
Özlüyorum güzel köyüm
Tırpan yaba tırmık işi
Katmer kete ve de bişi
Cağda kebap döner şişi
Özlüyorum güzel köyüm
Tad almadık buralarda
Bozuk burda havalarda
Ne var ne yok oralarda
Özlüyorum güzel köyüm
Dana kuzu koyununu
Temiz hava ve suyunu
Halaylarla oyununu
Özlüyorum güzel köyüm
Mikail OCAK
5 Kasım 2011
DAHA MUTLUYDUK..
Dokuz yüzaltmışda doğmuşum köyde
birazda ağalık var idi soyda
şehire bir defa inerdik ayda
inan o gün bugünden daha mutluyduk...
köknar,çam,ladinden yapardık yapı
öküzle taşırdık ot ile sapı
sekizke dolardık kızağa ipi
inan o gün bugünden daha mutluyduk...
bahar olur dana kuzu beraberce doğardı
kuşluk vakti annem inekleri sağardı
yazdan yapardı kışlık için ağartı
inan o gün bugünden daha mutluyduk...
mal davarla yaylalara çıkardık
yolda kalan varmı diye bakardık
koyunları karagölde yıkardık
inan o gün bu günden daha mutluyduk...
annem yapardı kaymakdan gevrekli kete
verseler değişmezdim üç kilo ete
saygımız vardı kapıda ite
inan o gün bugünden daha mutluyduk...
yeter ocakoğlu dalma çok derin
gün geçtikçe artar derdin kederin
belliki şehir değildir yerin
inan köyde bundan daha mutluyduk...
Mikail OCAK(Ozan Ocakoğlu)
ŞEHİRE İSYAN
Ne İstanbul ne Bursa''sı
Ne ev lazım ne arsası
Dinsin gönlümün yarası
Bir an önce gidağ burdan
Değişti yaşamın rengi
Makbul oldu pezevengi
Topluyalım artık dengi
Bir an önce gidağ burdan
Çocuklarda büyümeden
Ahlakları çürümeden
Bu pislikte yürümeden
Bir an önce gidağ burdan
Kalmadı içimde sevinç
Şehir benim için bir hiç
Her tarafı dolmuş bak piç
Seçilipte gidağ burdan.
Bakmayın siz gülüşüne
Pişman oldu gelişine
Ocakoğlu der eşine
Bir an önce gidağ burdan
Mikail OCAK(Ozanocakoğlu)
2011- BURSA