Çürük ayı.Sıcak mı sıcak. Harman dövüyoruz.Polo Emmi ve ben gemiye biniyoruz.İki çift öküzümüz var. Evin diğer fertleri o gün tarlada olmalı. Değişme şansımız yok.Ağzımız, burnumuz toz içinde.Sinirlerimiz tepemizde. Biraz sıkıcılığı gidermek için bir türkü mırıldanıyorum.'Esmerim güzel esmer,derdimi bilen esmer......'Zorbanın dizime vurduğu tekmeyle feleğim şaşıyor. Gemiden yuvarlanıyorum.Ne can sıkıntısı kalıyor ne de uyuklama, türkümde yarıda kesiliyor.Yediğim tekmenin acısından gözlerim yaşarıyor.Erkeklik olmasa ağlayacağım.
• Aşağıdan bacanağım Cemal geliyor.Bıyık altı gülüyor, hemde yalandan çok kızmış gibi .
• -Olmaz ki yahu,böylede olmaz ki diyor yan gözlede bize bakıyor. Onun bu cümlesi bana ilham veriyor.Zaten canımın acısı daha geçmemiş.Bağırarak Orhan veli nin bir şiiri dökülüyor dudaklarımdan.
• Uzanıp yatıvermiş sere serpe
• Entarisi sıyrılmış hafiften
• Kolunu kaldırmış koltuğu görünüyor
• Bir eliylede göğsünü tutmuş.
• İçinde kötülüğü yok,biliyorum.
• Yok,benimde yok ama..
• Olmazki.Böylede yatılmaz ki.
• Babam Cemal'e seslenerek ;
• -Cemal siz bacanakmısınız Köksal'la ? Cemal ‘in cevabı
• -Bacanağız ya ne poğuz oldu ,hepimiz güldük.
• Cemal sen ne geveliyordun az önce.Diyeceğin yalandı her halde. Çabucak unutuverdin.Cemal eski yalancı kızgınlığına döndü.
• -Yahu polo emmi olmaz böyle şey Bizim Yener'ile sizin Atanur bizim mundar tokluyu yemişler.Babam
• -Mideleri etmişse na poğ yerse yesinler.Bende zannettim Cemal gerçekten önemli bir şey söyliyecek.
• Dizimin acısınıda unutmuştum.Cemal bacanağım geldi bedenin duvarına oturarak olayı tatlı espirisi ile bize anlattı. Olay şöyle olmuştu.
• O yıl babam bir miktar toklu almıştı. Yukarki yaylada Atanur yapıyordu çobanlığını.Cemal bacanaklarında tokluları vardı. İki çoban iyi arkadaştılar. Gün boyu beraber otlatıyorlardı sürülerini. O yıl öküz çobanı Şaban amcaydı. Kıracın yamacında uçurumdan yuvarlanan cemal bacanakların toklusunu gördü ve çobanlarına haber verdi.
• Şurda bir toklu ölmüş.Gidin derisini soyun köpekler parçalamadan.Postunu kullanırsınız bari.
• İki kafadar tokluyu kesip yüzdüler ama atmaya kıyamadılar.
• Firdes nene ile Nebo bacı da çok yakın arkadaştılar çocukları gibi.Firdes nene Yener'in sağlığından endişeleniyordu.Arkadaşı Nebo bacıya gitti.''Kız Nebo bacı bizim oğlan hastamıdır, hasta mı olacak neyse kaç akşamdır birşey yemiyor.Nebo bacı da ‘'Ah Firdes bacı bizim oğlanda yemiyor kaç gündür.Bunlar bir halt yediler ya bakalım. ‘'Kız kalk gidip kaliflerine bakalım.Belki bir şey buluruz.'
• Kalifi ararken bir tencere kavurulmuş et bulular.İkiside şok olur ve çok üzülürler. Ama Kimseye duyurmak da olmaz. Namus meselesi biraz. Çok duyulmazsa namusa pek birşey olmaz.Kendi aramızda halledelim.'
• Akşama iki kafadarı alırlar karşılarına. İki ana da anaların alabilecekleri en kızgın hallerini takınarak ;
• -Hangi fukaranın ocağını yıktınız. Çabuk doğruyu söyleyin bakalım bize.Bizimkiler oldukça zor durumdaydılar.Yabancı bir toklu desek ,hem haram yemiş hem hırsız konumunda olacaktık.En iyisi azıcık yalan katarak ifadeyi düzeltmeyi denediler.
• -Şaban amca uzaktan görmüş bize haber verdi.Koşarak gittik. Hemen kestik.Toklu bacağını salladı. Vallahide billahide. Hem keserken Eğuzubilahimineşşeytanirecim bile dedik.İki anada rahatlamışlardı. En azından kimsenin malına kıymamışlardı.Sonra bunlar daha çocuk cenabıhak affeder onlları.Sonra Şaban tada ya da sorabilirlerdi. Sordularda Şaban ;
• Yok bacım. Ben görünce cendeğin yanına gittim. Ölmemişse mundar olmasın hiç olmazsa. Çoktan ölmüştü. Bu cevabı alır almaz kalife gittiler. Tencere boştu.Kavurma boşaltılmıştı. Tencereyi aldılar. Pınarın başına beraber gidip kırkladılar iyice. Öyleya, mundar et pişirilmişti. Kırklanmadan o tencerede pişen yenmezdi.Pis olurdu.Akşama yine ikisinide karşılarına alıp iyice bir nasihat ettiler.Tencerede kalan etin akibetinide sorunca
• -Çöpe attık canım. Mundar eti yiyeceğimiz yok ya !!!???Bende merak etmiyorum değil. Benim gibi merak eden varsa telefon edip Atanur yada Yener ‘den öğrenebilir.
26.03.2010 Chavanoz
Köksal Bayraktar
DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN